Mayıs 19, 2010

Son günlerde...

Bu yazı sanırım bir kaç gün önce yazıldı, kenarda köşede unutuldu. Üzerine bir sürü şey oldu. Ama bahsetmeden geçmek de istenmedi...

Her evde olduğu gibi bizim evde de bugünlerde gündem spordan siyasete oldukça dolu. Bunun yanısıra bebek sevinci de var.

Öncelikle uzaklardaki sevenlerimiz için açıklayayım. Hayır bebek beklemiyoruz. Evet hala düşünmüyoruz Ancak iki yakın arkadaşımın iki kız bebeği oldu ki, mümkün olduğunca kucağımdan indirmiyorum. Dediklerine göre bebek istiyormuşum ama farkında değilmişim. Bilmiyorlar ki farkındayım da görmezden geliyorum.

Öyle şeker bir kıza merhaba dedik ki cuma günü, hastaneden çıktıktan sonra göremediğim için şimdiden burnumda tütüyor. Yarın ilk iş annesine bir kek yapıp, kızını koklamak üzere oradayım.

Evdeki bir diğer konu tatil. Kerem geçen yaz olduğu gibi kuzenleri ile birlikte çeşmedeki otele gitmemiz için bizi kandırmaya çalışıyor. Çeşme aşkım genlerimle geçmiş olmalı.Neyse ki artık benden de bir şeyler almış olabileceğine dair inancım var.

Gelelim siyasete. İstifa ile eşim haklı çıktı ama Kemal amcanın adaylığı ile tahminlerim doğru çıktı. Şu anda bunun doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Yeni başkan gözüyle baktığım adayımız, iyi bir başbakan olacak mı bilemiyorum ama Chp ye iyi geleceğine inanıyorum. Zira denizkızımızın da dediği gibi gitti 70 yaş, geldi 60 yaş. Taze kan iyi gelecektir :). Gandi benzetmesi ile ailesinden malvarlığına didiklenen yeni başkana sabır dileyerek bizden de tam destek.

Fanatizm korkunç bir şey. Anlayamıyorum da zaten. Yooo, hayır, futbola geçmedim. Hala siyasetteyim. Başbakanın “ Biz anayasayla uğraşırken sen…” lerle başlayan bir başkana hiç de yakışmayan söylemleri bana futboldaki düşüncesizce edilmiş fanatik söylemlerini hatırlatıyor. Yapılan ayıptan daha da ayıp bir hal alıyor.

Ve futbol fanatizmi. İnsanların kendilerini bir takımla özdeşleştirip hayatlarındaki eksik başarı hissini onunla yaşamak istemesi gibi geliyor bana. Yoksa sana ne? O paralar senin cebine de girmiyor, o zaferler sana kalıcı bir mutluluk olarak da dönmüyor. Bu öfke, hırs, şiddet ne için? Kimden neden nasıl daha değerli olabilir ki?

Takım tutuyor musun diye soranlara geçmiş başarıları ile göğsümüzü kabartan Galatasarayın adını veriyorum. Ama sorsan bırak onbiri üçünü sayamam. Kaybettiğinde hiç tınmıyorum. Kazanırsa “Ooo ne güzel” diyerek gülüyorum. Bu kadar ! Her takıma sempati duyabilirim. Kimseyi gücendirmek istemem ama sanırım sadece Fenere duyamıyorum. Bu da taraftarının çok fanatik olmasından ötürü olmalı. Bu sebeple de dün , şimdi burada candan kutlamak istediğim Bursa şampiyon olunca itiraf etmeliyim pek keyiflendim. Futbola yeni bir renk geldi. Fenerbahçeli çok arkadaşım var ve hepsi de fanatik. Ayrıca tabii ki onlarla uğraşmak eğlenceliydi. Ciddiye almaları daha da eğlenceli hale getirdi. Oysa ne var ki gülüp geçseler. Hayatta üzülecek onca acı ve çirkinlik varken gerçekten de bunlara mı üzülüyorlar diye sormadan edemiyorum.

Hayat devam ediyor. Yeni haberlerim var, bir kaç güne kadar, anlatırım…

1 yorum:

mermaid dedi ki...

aa ünlü olmuşum:)