Temmuz 16, 2012

Tatil bitti, şimdi dinlenmek için izin almalı...


Bu yaz çok gezdim... Uzun zamandır uçakla yapılan İzmir seyahatinin ardından bir yerlere kaçardık, ama bu sefer arabayla gittik. Eşim işi olduğu için ertesi gün İstanbula dönünce bendeniz 15 gün boyunca arabanın tepesinde yaklaşık 1200 km yaparak kamyon şoförü kıvamına geldim. Yorgunum ama çok iş halledip, çok yer görmenin, her sevdiğime uğramanın keyfi ile mutluyum...

İzmir'den bir kaç gün Çeşme'ye gidip geldim. Sonra oğluş arkada ben önde ver elini Marmaris. Keyifle geçen 5 günün ardından Pamukkale. Oradan yol üzerindeki canım babaannemi ve büyüklerimi ziyaret ederek tekrar İzmir. Sonra Zeytinlikten Ildırı. Son gün ayaklarımı uzatıp kitap okuyup biraz olsun dinlendikten sonra dönüş yolu.


Araya by pass olan babamın hastahane işlerini, ne zamandır ziyaret edilmeyen kabristanları, yıllardır görülmeyen akrabaları ziyareti bile sıkıştırdım.

Dönüşü Çanakkale üzerinden yapıp Kazdağlarından da alışverişi yaptım mı? Tabii ki yaptım. Zeytinyağı, dut reçeli, kekik...




Nereden başlasam? Karmakarışık olacak ama ilk olarak insanın burada ömrü uzar dediğim Marmaris'e gidelim. Arkada yeşillik içinde dağlar, önünda berrak bir deniz. İşte Marmaris ! Evet sıcaktı, hatta çok sıcaktı ama o kadarına da katlanılabilir.


Hele ki tekneyle çıkıp tüm dünyadan kopuyorsan. Balıklarla yüzüp, renkli taşlar topluyorsan. Meyvenin en güzelini yiyor, temiz havayı her hücrene çekiyorsan...







En son lisedeyken gitmiştim Pamukkale'ye. Bu sefer amacım oğluma göstermekti oraları. Tabii ki çok değişmiş buldum. Travertenler rengini kaybetmiş, suları azalmış ve çok az bir bölüm ziyarete açık kalmış. O kısım da artık korunmalı, içine girilmemeli bana sorarsanız ama hala izin veriyorlar. Kerem'in çok hoşuna gitti, büyüdüğünde muhtemelen korunmaya alınacak bir adet havuzu çocuklarına gösterip anlatır bugünleri...

En keyiflisi antik havuzda yüzmekti. Kalıntıların üzerinde kaynaktan gelen suda serinlemek çok ilginç. Daha önce geldiğimde çok bilinen bir yer değildi burası. Sanırım DSİ ye bağlıydı ve sıkça kullanılmıyordu. Şimdi ise inanılmaz kalabalık.
 .

 Çeşme'de Ilıca, Ildır ve Alaçatı üçgeninden çıkmayan bendeniz bu yıl Altınkum tarafına gittim. Deniz buzzz gibiydi. Ama berraklık olarak bir havuzdan farkı yok. 20 dakika kesintisiz yüzsen bile titreyerek çıkınca güneşin altına seve seve yatıyorsun kemiklerim ısınsın diye... Tabii Çeşme rüzgarında farketmeden kızarman da olası...


Gelelim yiyip içtiklerimize... Dönüşte yine Kazdağlarında geç kahvaltı ettik. Manzara bile karın doyuruyor...Hmmm...



Ayrıca yolu düşenler için 3 ayrı yörede 3 önerim olacak:


Yolunuz Atça'ya düşerse içeri girin ve yuvarlak pidelerden tadın. Arkasından tahinliyi yemeyi de unutmayın.Of of of...




Marmaris Denizli yolu zor bir yol. Yol çalışmaları zorluyor ama bittiğinde oldukça iyi olacak. Yolu ortaladığınızda karşınıza çıkan mütevazi dinlenme tesislerinden biri tam da tepedeki düzlükte karşınıza çıkacak. Bu otlu peynirli şahane gözlemeleri orada yiyeceksiniz. Koca demeti 2 liraya satılan papatya ve adaçaylarından da almayı unutmayın.



Ve bilen bilir. Ildırı'da Manzara Cafe de çay içip, lokma yenmeden yola çıkılmaz. Malesef akşamüzerleri çok kalabalık ve lokma çok geç geliyor ama sıcak sıcak masaya geldiğinde inanın her şeye değiyor...


Biz bu sefer çayı orada içip lokmaları arabada yola çıkarak yedik, dnüşü benim gibi Zeytinlikten yapacaksanız erken çıkmakta fayda var, çünkü grülecek çok şey var...





1 yorum:

AYHAN dedi ki...

Ne diyelim,afiyet şeker olsun..Darısı bizlerin başına .-))