Eylül 06, 2020

Drama Queen

 Hıçkırıkları azaldığında başının zonkladığını farketti. Gözleri acıyordu. Gözyaşlarından ıslanmış yastığı çekip başının üstüne kapadı. 

Biraz karanlık olsa. Başım çatlıyor.

Bir süre sonra nefes alışverişi normale döndüğünde gözleri kapalı olduğu halde içini delen o gün aydınlığına çıkmak istemese de yastığın altında nefes alışverişi zorlaşmaya başlamıştı,

Kafasının kaldırıp sırtüstü döndü. Ellerini siper ederek gözlerini açmaya çalıştı. Kaşlarını çatıp gözlerini kırpıştırarak açarken başının ağrısı daha da artmıştı.

Derin bir nefes alarak yataktan kalktı. Kalkar kalkmaz karşısındaki aynada aksine baktı. Gözleri küçülmüş, kızarmış, göz altları çökmüştü. Kızarıp şişmiş burnu, dağınık saçları ile karşıdan kendisine bakan o tanımadığı insana tahammülü yoktu. 

Ayaklarını sürüyerek banyoya gitti, yüzünü yıkadı, dolaptan bir ağrı kesici bulup ağzına attı. 

Mutfağa gitmeye bile takadım yok

Musluktan eline akan suyu içip yine ayaklarını sürüyerek yatağa gitti.

Kimse aramasın da konuşmak zorumda kalmasın diye telefonunu kapadığı halde boş boş ekrana baktı. Telefonu açarken bir an vazgeçecek gibi oldu. Şimdi arayanlara ne diyecekti ki ? Her şeyi her defasında başka birine anlatırken yeniden ağlamaya başlayacaktı işte. Kimseyle konuşmak istemiyordu. İstemiyordu işte! 

Telefonu açtı, bir süre kimlerin aradığına dair gelecek mesajı bekledi.

Mesaj yoktu.

Telefonu bir kenara fırlatıp tekrar ağlamaya başladı.

Şimdi ağladığı şey için onu arayıp sormayan insanlara kırgınlığına ağlıyordu.Belki bu da geçince kendisini boş yere harap etmesine de ağlayacaktı.

İnsan bir kere ağlamaya başlamasın, duramıyordu işte.

Ağlayarak geliyoruz bu hayata, daha ilk nefesimizde çığlığı basıyoruz. Belki de biliyoruz başımıza gelecekleri, kim bilir ?

Ağla.

Ağla istediğin kadar.

O kırılarak bir şey söyleyemeden arkanı dönüp gittiğin dost, sevgili, arkadaş için ağla. Hadi bir de pişmanlıkların için ağla. Hazır ağlıyorsun aptallıkların için de ağla bari. Hayal kırıklıkların için, uğradığın haksızlıklar, kayıplar, acılar, hastalıklar, hissettiğin eksiklikler, unutmak istediğin şeyler, kaçırdığın fırsatlar için de ağla. 

Ama sonra sus!

Çünkü insan kaç kere düşerse düşsün, ne kadar halsiz olursa olsun, kan revan, ter içinde ayağa kalkıyor ve önceleri aksayarak da olsa yeniden yürüyor. Çünkü başka çaresi yok. Ağlamanın sızlamanın, kendine acımanın hiç bir faydası yok, sadece yeniden gülmek, geride bırakmak için bazen ağlamak gerekiyor. İyi geliyor.

O kadar...


Hiç yorum yok: