Küçük mutlu anlar
Hayat akıp giderken bizi mutlu eden şeylere ne kadar zaman ayırabiliyoruz? Normların, görevlerin, alışkanlıkların dışına çıkarak bizi gerçekten mutlu edecek şeylerin ne kadar farkındayız ki zaman ayırabilelim? Misal, en son ne zaman mutlu oldunuz? En son ne zaman öyle hissettiniz? Ya da şöyle sorayım, mutluluk bir süreç midir, yoksa bir sonuç mu? Bu soruya bakış açımız bile cevabımızın ne olabileceğini gösteriyor.
Bu aralar beni mutlu eden çok şey var. Gizli gizli teşekkür ediyorum yaradana. O da aferin kızıma diyor ki bir ufak sürpriz daha yolluyor bana. Tabii ki hayatımda beni zorlayan, üzen, kıran da çok şey oluyor ama sanırım burada asıl olan onlara odaklanmamak. Açıklama yaparak yaşamak yerine akışına bırakarak nefes almak. Bayılıyorum o söze. "İnsan umursamadığı her şeyin galibidir.". Gerçekten filmde geçiyor mu bu replik bilmiyorum ama ilk duyduğumda her ne kadar hoşuma gitse de uzun bir süre bunu nasıl yapabileceğimi bilememiştim. Çok basit her yerde rastlayabileceğiniz bir söz belki ama bence çok anlamlı.
Konudan uzaklaşıyorum yine. Ama o kadar alakasız da değil hani. Sonuçta bu da mutluluğa giden yollardan biri. Yine de bu söz ayrı bir yazı konusu…
Ben de bir çok insan gibi mutluluğun bir sonuç olduğuna odaklanmıştım uzun zaman, sonra aslında bunun bir süreç olduğunu idrak edecek kadar şanslı olduğumda, bize bahşedilen küçücük zaman aralıklarında bile sindirmem gereken mutlu anlar olduğunu anladım. Tek eksiğimiz farkında olmak. Hala bazı anlar beni öylesine heyecanlandırıyor ki yudum yudum içmem gereken suyu kana kana içer gibi ziyan ettiğimi düşünsem de bu farkındalık bile şimdilik bana yetiyor.
Biraz daha uzatırsam konu bambaşka yerlere gidecek, en iyisi bu yazının sebebine geleyim.
Beni bu ara mutlu eden çok şey var demiştim ya, işte dün o anlardan birini yaşadım. Sabah uyku mahmuru telefona bakarken gözden kaçırdığım bir şeyi fark ettim. Fotoğraf çekmeyi seviyorum. Bir kaç arkadaşım bu konuda iyi bir estetik gözüm olduğunu söylüyor, biri de amaaan telefonlar çok iyi şimdi, herkes çekiyor demiş olsa da ben elimden geldiğince farklı bakış açılarını, ışıkları yakalamayı seviyorum. Velhasıl geçen haftalarda İKSF nin düzenlediği fotoğraf yarışması için gezdiğim müzeden fotoğraflar çekmiş ve fotoğraflarımı yayınladığım instagram hesabımda paylaşıp, yarışmaya katılmıştım. Hesabımda toplasan altmış küsür takipçi var amacım sadece çektiğim , sevdiğim fotoğrafları yayınlamak, yani kendi yağında kavrulan bir amatörüm. O sebeple de fotoğraflarımın beğenilmesi hele ki biriyle birincilik almak beni çok daha mutlu etti, hem kendime inancımı geliştirdi, hem de arkadaşlar arasında " Ödüllü fotoğrafçı arkadaşınız var" havamla bir süre daha dolaşabilmenin haklı gururunu yaşamam için vesile oldu. 😁
Tabii ki ilk olarak bana bu konuda her daim destek olan arkadaşıma haber verdim, bana neden haber vermedin diye çemkireni de öpüyorum. Tabii telefonun kamerasından 🤣
Birincilik ödülü şahane. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası için iki kişilik davetiye. Tabii ki annemi alıp gidiyorum. Bu sefer süreç de sonuç da keyifliydi, böyle duble mutlu günlere o zaman...
Insta: moveonnkeepup
 
 
Yorumlar