Boşuna mı okudum ben o kitapları? Boşu boşuna mı ağladım izlerken trajedi dolu hayatları? Boşuna mı sıkıldım üzüldüm anlatırken duyduklarımı?
Anne Frank'ın günlüğünü okurken yada Schindler'in listesini izlerken hissettiklerim boşuna mıydı?
Mutlaka boşu boşuna değildi.
Bir trajedi yaşandı. Bir çok insan görmedikleri istasyonlardan bilmedikleri yerlere dönmemek üzere giderken, geride bize gözyaşı dolu hikayeler bıraktı.
Aynen şimdi olduğu gibi.
Bazı acıları yaşamayan bilemez derler. Ya yaşayanlar? Sebepsizce öldürülen insanlarla dolu tarihlerine ağıt yaktıktan sonra yaşadıklarının sebebini anlayamayacak kadar küçük çocuklara aynı acıları yaşatanlar aynı ırk olabilir mi? Yoksa kan kokusu insanın genlerine işleyen korku ve hırs ile açığa çıkan, kör edici bir şey mi? İnsanoğlu gerçekten de bu kadar vahşi mi?
BBC nin uluslararası sitesinde yayınladığı vahşet fotoğrafları Türkçe sitesinde yayınladıkları kadar dehşet verici olabilecek mi, yoksa Türkler, Araplar veya Ortadoğulular kan revan görmeye alışık mı?
Cnn Türk sitesindeki fotoğraflarda İsrailli askerlerin gündelik yaşamlarını gösteren fotoğrafların onda biri kadar trajedinin üzerine objektif doğrultabilir mi?
Amerika çıkarları için her zamanki gibi hareket ederken, dünyadan aldığı, günbegün artan düşmanlığın farkında mı? Bunların er geç bir gün başına gelebileceğini, gelmese bile korkusunun yeteceğini hesaplıyor mu? O zaman da olan başka annelerin başka çocuklarına olmayacak mı?
Birlikte oynayacak gülecek çocuklar,yine birbirine mektup yerine kan postalayacak mı?
Bir gün bu sahneleri yaşayacak, başka hikayelerin başka kahramanları mı olacağız?
Artık barış geri gelmeyecek kadar uzakta mı?
Kimi suçlayacak, kime acıyacak, kimi dinleyecek, kime güvenecek, kimi anlayacak, kime anlatacağız?
Kafamda bir sürü soru var hepsi karmakarışık...
Not: Bugün 1 Ağustos. Bunlara bir dur demek isteyen herkes ya sitesini kapatıyor ya da web adresini bu konuya dikkati çekecek resim ve yazılara ayırıyor. Bilmeyenlere duyurulur.