Ekim 13, 2006

Ben mükemmelim, aaa sen değil misin?

Narsisistik kişilik bozukluğu tanı ölçütleri

1. Kendisinin çok önemli olduğu duygusunu taşır (örn. başarılarını ve yeteneklerini abartır, yeterli bir başarı göstermeksizin üstün biri olarak bilinmeyi bekler)
2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ya da kusursuz sevgi düşlemleri üzerine kafa yorar
3. “Özel” ve eşi bulunmaz biri olduğuna ve ancak başka özel ya da toplumsal durumu üstün kişilerin (ya da kurumların) kendisini anlayabileceğine ya da ancak onlarla arkadaşlık etmesi gerektiğine inanır
4. Çok beğenilmek ister
5. Hak kazandığı duygusu vardır: kendisinin özellikle kayırılacak olduğu bir tedavi biçiminin uygulanacağı beklentileri ya da bu beklentilerine göre uyum gösterme
6. Kişilerarası ilişkileri kendi çıkarı için kullanır: kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yanlarını kullanır
7. Empati yapamaz: başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanıyıp tanımlama konusunda isteksizdir
8. Çoğu zaman başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır
9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergiler.

Çevrenizdeki insanları düşünün. Gün içinde karşılaştığınız insanlardan yada eski arkadaşlarınızdan. Komşularınızdan. Akrabalarınızdan. Tanıştığınız insanlardan.

Kendinize özeleştiri yapın, yapabiliyorsanız.

Şimdi söyleyin kaç kişide kaç şıkkı gördünüz?

Bazen işin şakasıyla “ Ben de narsist miyim ne” der gülerim. Ama o kadar acımasızca kendisini eleştiren biriyim ki her şeyden önce kendimde yanlış arar, suçlar, üzerken, her ne kadar sinirlerim muhtemelen doğumda alınmış olsa da bir an acayip asabi olabildiğimi, arada bir tutan inatçılığımı ve sabırsızlığımı, huysuz zamanlarımı da bilirim.Mükemmel değilim.

Dolayısıyla narsist de değilim.

Ama bazen düşünüyorum da günümüz dünyasında narsist olmak, kendine haddinden fazla değer vermek, ve böylece insanlarca kendini yükseltmek daha mı iyi?

Bilmiyorum.

İlk not: Yukarıdaki bilgiler Psikoloji.web.tr den alınmıştır.

Not: Bu yazıyı ister gündemdeki, ister aklımdaki, isterseniz çevremdeki birilerine ithaf ettiğimi düşünün. Siz de ithaf edin, çekinmeyin.

Dip not: Sen de bir şey söylesene denildiği için yazma gereği duyuyorum. Zira bu konuda yazmayan kalmadığı için, okuduğum arkadaşlarımdan da sadece bu konuda ilk karşılaştığım kişiye yorum yazdım.Her bloga girip aynı şeyleri yazmayı gereksiz görüyorum.

Elmalarla armutları karıştırmayalım.Orhan Pamuk- Nobel ödülü- Fransadaki Ermeni soykırımı yasa tasarısı şeytan üçgeninde elbette benim de söyleyeceklerim var. Açıkçası kitaplarını okumuş ve her okuduğu kitabı pek sevmiş biri olarak yazarlığına asla lafım olamayacak, Türk edebiyat tarihinde adı duyulduğu kadar yurtdışında da kitapları değişik dillere çevrilmiş biri o. Peki okuduğum en iyi Türk yazarı mı? Gerçekten de Nobel ödülünü hak edecek kadar iyi mi? Yoksa bu ödül son zamanlarda kitaplarından çok, ürettiği fikirleri yaymak adına katıldığı söyleşi ve sempozyumlarla mı ilgili? Ne yazık ki sarf ettiği o çok nankörce laflardan sonra tam da politikanın kalbinin eller nabızda attığı bir anda gelince bu ödül, severek okuduğum bir kaç arkadaşım gibi çok sevinçliyim nidaları atamıyorum. Bir okuyucu olduğum gibi, aynı zamanda tarihine saygılı, ülkesini seven bir Cumhuriyet insanıyım. Belgelerle iddiaları çürütülmüş bir konuyu bile malzeme yaparak "Türklüğümden utanç duyuyorum" diyebilen, bir şekilde politikaya malzeme olan, inandırıcılığını kaybeden bir yazarı ne yazık ki hiç istemesem de ne sayarım, ne alkışlarım, ne de bunca politik ilişkinin arasında verilmiş bu ödülü hakkıyla aldığına inanırım.

Ben de isterdim, burada onun fotoğrafını koyup ülkem adına mutlu olmayı, sonra bu mutluluğu paylaşmayı.

Ama yapamam.Bunun için ayrı bir yazı bile yazamam, bu ancak bir dip not olur burada.

O kadar.

Son dip not: Fransa ile ilgili ise hiç bir yerde ciddi bir yorum yazmayacağım, çünkü olayı ciddiye bile almıyorum. Fransa'nın da üyesi olduğu Ab nin uyum yasaları gereğince bizden Orhan Pamuk'un da yargılandığı 301. maddeyi kaldırmamız için baskı yaparken, benzer bir tasarıyı meclisinden geçirerek kendi kendisini gülünç duruma düşürmüştür. Böyle bir tasarıyı kabul edecek başka gözü dönmüş ülke şimdiye kadar çıkmasa da, soykırımı kabul etmiş onlarca ülke ile gerek ekonomik gerek siyasal ilişkilerimizi devam ettirirken, ve hatta bunlardan biri olan Lübnan'a asker gönderip oradaki Ermeniler tarafından protestolarla karşılanırken, hükümet nezdinde bir şeyler yapılmadıktan sonra ne boykotların ne de protestoların etkili olacağını düşünüyorum.Keşke bir işe yarasa da ben yanılsam.

En dipteki dip not: Biliyorsunuz aylık olarak yazıları bilgisayara arşivleyip, google çöplüğünde yer almamak için yazılarımı siliyorum. Umarım son yazılardaki yorumlarınıza cevaplarımı okumuşsunuzdur. Bundan daha rahat zaman bulamazdım, iyi bir temizlik yaptım :)